Site icon Müzikonair

Sabri Ugan | Radyo Spor

sabri-ugan-radyospor-muzikonair

Radyo Spor’un deneyimli spor spikeri Sabri Ugan MüzikOnair’a konuk oldu!..

İŞTE O RÖPORTAJ!..

Türkiyede spikerlik konusunda akla ilk gelen isimlerden Sabri Ugan kimdir,nasıl biridir? Mesleğe nasıl başladınız,bu mesleğe sizi kim teşvik etti?

Öncelikle Türkiye’de spikerlik denince ilk akla gelen isimlerden biri olarak değerlendirdiğiniz için çok teşekkür ederim.Teveccüh gösteriyorsunuz.Bu benim için çok özel.Çünkü bir insanın bir insana verebileceği en değerli hediye değerinin belli olmadığı hediyedir.Paha biçilemezdir bu.O yüzden insanların kalbınde yer almak benım için paha biçilemez hediyelerden bir tanesidir.Bunun için teşekkür ederim.Mesleğe her genç gibi çok istekli başladım.Öncelikle ben maç anlatmayı çok seviyordum Birşeyleri paylaşmayı cok sevıyorum.maç anlatmak konuşmak birşeyler paylaşmak bunların hepsi bir araya geldiği zaman benim yapabilceğim meslekte ortaya çıkıyordu zaten.Ama bunun için hazır olmak lazım ben kendimi her zaman hazırladım çok calıstım Türkçemi geliştirdim.Bu fırsat bana geldiği anda bunu iyi değerlendircegimi biliyordum.Fakat hayatta girdiğiniz her pozisyonda gol atamıyorsunuz.Bazen direkten dönüyor bazen auta çıkıyor bazen kaleci kurtarıyor bazen siz kaçırıyorsunuz bazen top filelerle buluşuyor yardımcı hakem ofsayt bayrağını çıkartıyor.benımde hayatımda böyle gelişmeler var.Bazen bence cok başarılı bir goldu ama faul yaptığımı işaret etti hakem.Ama buralara gelmek o kadar kolay olmuyor.Sonrasında tekrar bir fırsat elime geçti onu iyi değerlendirdim. 1994 kanal 6 ya geldim orda başarılı progragramlar sonunda Star’a geçtim.Sabri Ugan kimliğini Star da elde ettim.Teşvik eden birisi olmadı ama teşvik eden olay oldu.1979 yılıydı.Biz İskenderunda yaşıyorduk.Babamın işinden dolayı.Çok rus arkadaşım vardı ve 1980 de Moskova Olimpiyatları Rusyada düzenlenicekti. Cima diye arkadaşım vardı o dediki gel beraber olimpiyatlara gidelim bizde kalırsın dedi bende babama söyledim babam baktı yüzüme ‘’Allahım yarabbim’’ der gibi bi bakıştı bu hiç büyümicen dimi dedi bende ne büyücem daha 16 yaşındayım . Ama orda babamın o gülüşü içime cok yer etmiş öyle tahmin ediyorum.Birgün dedim ki maç izlemeye giderken sana sormicam ve sen beni izlerken gururla takip ediceksin.Benim teşviğim bu olmuştur diye düşünüyorum.

Bir röportajınızda(eski) futbolu sevmiyorum fakat anlatmayı seviyorum demişsiniz.Bunu biraz daha açabilirmisiniz?

Futbolu sevmiyorum demedim aslında yanlış anlaşıldı. Futbolu televizyonda izlemeyi sevmiyorum dedim. Anlatmayı seviyorum dedim.İnsan sevmediği birşeyi nasıl heyecanla anlatır?Ben futbola aşığım.

Şimdiye kadar birsürü maç yorumladınız,anlatınız.Sizi en çok etkileyen hangisiydi?

İlki Atletik Bilboğa Galatasaray Karşılaşması zaten öyle tahmin ediyorum ki hala tıklanan,izlenen maçlardan bitanesidir.Alisamiyen stadında oynanan maçın 90 artı 2.dakikasında maç 1-1 ve Gs o maçı kazanırsa şampiyonlar liginde büyük bir idda sahibi olacak.90 artı 2 orta sahada bir top kazandı Gs Tugayla Haci’ye verdi.Haci vurdu Haci vurduğu anda ben gol diye bağırmıştım,top eğer filelere vurmasaydı kaleci kurtarmış olsaydı benim spikerlik hayatım orda bitedi.Fakat neyseki kaleci çıkartamadı top filelerle çarpıştı.Ben yerde gol diye bağırırken beni yerden yorumcum kaldırdı Sabri kendine gel diye.Kendime geldim ve o gerçekten goldü.Unutamadığım maçlardan biri oydu.İkincisi benim ilk şampiyonlar ligi finalim 1999 Avrupa şampiyonlar Ligi Finali.Nokampta oynanıyor. Bayern Münih ile Manchester ile oynanıyor. 90.dakika Bayern Münih 1-0 önde.İçimden diyorum ki Sabri bu maçı ve kupayı Machester kazanıcak sonra öbür tarafım diyorki saçmalama uzatma dakikalar nasıl olcak bu . ve oldu 2-1 kazandi.

Yine unutamadıklarımdan belki belkide ilkidir.Birgün 1997 yılı Mayıs ayının ilk günleri.Masamda sarı bir kağıt buldum.Sabri ugan Avrupa kupa galipleri kupası finali maç anlatımı.Dilim damağım kurumuştu.Tribünden hiç maç anlatmamıştım.Final maçıydı.Heyecan verici bir maçtı.Çok unutulmazlar var ama sayfalar yetmez.,

Bir kitabınız var’’Arda Turan Aslan Yürekli Kaptan’’ Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı?

Ben anlatmayı, konuşmayı, paylaşmayı çok seviyorum dolayısıyla benim mesleğim ne olucaktı maç anlatmak yada spikerlik.yazmayı da cok sevıyorum o zaman ya bloglarda yada bir kitap yazacağım.Bu kitap yazma fikri aslında bende vardı fakat teşviği bi yayın evinden geldi.Bana dedilerki Arda Turan’ın hayat hikayesini yazarmısın tabiki yazarım dedim ve ayzdım çünkü Arda Turan’ın hayat hikayesi çok dokunulası ve çocuklara örnek olabilcek unsurlar içeriyor.O kitap yazıldıktan sonra yaklaşık 3 yıl üstünden geçti ve Barcelona olayı çıktı. atletico madrit bir geçiş dönemiydi.Oraya dokunmadım ama bir başka yayın evi bu baskının genişletilmişinin yapılmasını istedi ve içine Barcelona’yı eklemek istedi.Ben Barcelona’ya gittim Ardayla konuştum.Arda bana Barcelona’da ilk teklif aldığı anı anlattı.O heyecanını mesela Arda Turan çok kişi bilmez ilk teklifi aldığı zaman Ahmet bulut menejeri ona söylediği an lahmacun yiyormuş.Ama lahmacun törensel bir yemek çünkü cok seviyor.ve sezon içerisinde mümkün olduğu kadar dikkat etmesi gerekiyor kilosuna.Artık sezon bitmiş ve Arda Turan’a Ahmet bulut teklifi ilk başta söylemiyor.Daha sonra Ahmet bulut diyor ki konuşalım seninle.Arkadaşlarıda var o sırada.Ahmet Bulut masaya gelirken koltuk altında dosyalar var.Ayağı tökezliyor ve dosyadan gözüküyor Barcelona Amlemi.Arkadaşlaaıda görüyor bir şekilde saklıyor.Çünkü Barcelona’da seçimler var.O seçimlerin tamamlanması gerekiyor açıklamak için.Çok ilginç hikayesi var.Çocuklara örnektir.Anneler çocuklarına der her zaman evladım oku bak komşunun oğlu hukuk fakültesi okuyor sende oku :) İnsanların hayatında eğer bir örnek varsa onun peşinden gidilir Arda Turan’da çocuklar için güzel bir örnek.Sadece futbolcu olarak söylemiyorum.Her yerde bu böyledir hiçbirşeyin hazıra konulmadığını arzu ettiğimiz birşeye ulaşmak için hayatta çok engeli geçmek zorunda olduğumuzun cok net bir kanıtıdır.O kitap şunuda anlatmıyor.Herkes futbolcu olmuyor.Bir bakarsının Arda’nın sakatlığıyla ilgilenen bir doktor olursunuz.Bir bakarsınız Arda’nın ihiyacı olan herhangi bir mesleğin sahibi olursunuz.Onun için o kitap bir başarı öyküsüdür.

Sizde blog açtınız,severek hergün takip ettiğiniz bloglar var mı?

Severek takip ettiğim bloglar var tabiki.Futbol bloglarını,sinema,müzik bloglarını takip etmeye çalışıyorum.En öne çıkan blog var mı diceksiniz söylicem sonra eve gidicem dicem Sabri bunu söylememişsin onun içi söylemem ayıp olur isimlerini  Çünkü hayat sadece futbol değil.Hayat bir yemek.O yemeği nasıl yemen gerektiğini anlatan bloglar var.Mesela bir filme gittiğiniz zaman size ne ifade etmek istediğini anlatabılırsınız fakar başkalarının gözünden o filmin ne ifade ettiğini görmek hayata bakış açısınızıda genişletiyor.Futbol zaten gençlerin nasıl hissettiğini,nasıl gördüğünü,görmek okumak anlamında gençlerle genç olabilmek anlamında benim için bir zorunluluk.Müzik zaten benim tutkularımdan bir tanesidir.Yeni grup varmıdır İstanbul da gruplar nerden çıkıyor konserler varmı bunlar benim takip ettiklerimdir.

Meslek hayatınızda size destek olup iyi yerlere gelmenizde yanınızda olan insanlar oldu mu? Yoksa her başarıyı tek başınıza mı kazandınız?

Aslında eğer özel bir ismi ön plana çıkartırsam bu yanlış ama çıkartmasamda yanlış olur.Çünkü mutlaka hayat süreci içerisinde biz farkında olmasakta hayatımıza dokunan insanlar vardır.Muhtemel ki ben çocukluğumda Halit Kıvanç’ın maç anlatımını duymuşumdur o bende kalmıştır bir ders olarak.Daha ilerleyen zamanlarda İlker Yasin’i duymuşumdur.Mutlaka onun tarzından bir şey kalmıştır.Ümit Akdan’ı duymuşumdur.O bana bir şey bırakmıştır.Yani gelişim süreci içerisinde mutlaka birşeyler öğreniyorsunuz. Eğer öğrenmeye açık bir insansanız öğreniyorsunuz.Sizin doğrularınız vardır bu doğruların birde sağlama yapılması gerekir.yada şöyle söyliyim bir kumu elektn atarsınız o kum elekten aşağı süzülürken üzerinde tortular kalır.İşe yaramaz tortular.mutlaka ben elekten geçiriyorumdur kendimi.Eğer siz Türkiyenin iz bırakan önemli spikerlerinden birtanesisiz diyorsanız yada insanlar hala bana sosyal medya hesaplarından Abi sen ne zaman maç anlatıcaksın biz senin maç anlatmanı çok özledik diyorsa ben mutlaa sentezi yapmışımdır demektir.

Galatasaraylı olduğunuzu öğrendim.Fakat Sakaryasporu destekliyorum demişsiniz

Galatasaray’a sempatim vardır.Fenerbahçeye,Beşiktaşa,Trabzonspora antipatim yoktur.Kısaca aslında her takıma aynı mesafedeyim.Kalbimde tek takım var Sakaryaspor.Ben Sakaryasporluyum.Aslında şöyle söylerim benim tuttuğum takım nüfus cüzdanımda yazar :)

Radyospor’daki programlarınızı anlatabilir misiniz?

Hergün hafta içi saaat 10 da başlıyorum 12 ye kadar Radyosporda.Dinleyenlerimle buluşuyorum Çok sevdiğim yorumcularım var orda.Fenerbahçenin Antalyasporun Eskişehir sporun Bursaspor’un Serkan Reçber özellikle Trabzonspordaki ve Adana spordaki performansıyla gönüllerde taht kuran Erman özgür yine Eskişehirsporda Sakarya sporda Fenerbahcede forma giymiş olan sevgili Vedat Uysal.Yine yılların gazetecisi Ahmet Çakar.

Özellikle bunlar olmak üzere yorumcularım,Türkiyede yine birçok önde gelen yorumcularıyla hakem olarak Serdar Tatlı yine eski gazetecilerden Faik Gürses.Bunlarla beraber hoş futbol sohbeteri yapıyoruz.İlkem şudur zamanı kaliteli geçirmek.Birşeyi öğretircesine ders verircesine değil eğlenerek sohbet ederek akılda birşeyler bırakmayı başka başka pencereler açmayı çok seviyorum.Dinleyicilerden gelen tepkilerlerle programı yönlendiriyorum.Onları da çoğu zaman programa dahil ediyorum.Sorular soruyorum hediyeler veriyorum.Güzel bir ilişkimiz var dinleyicilerle.Aslında önemli olan şu 4.yılım benim Radyosporda fakat nasıl geçti bilmiyorum.En rahat en huzurlu en güzel mesleki günlerimi geçiriyorum Radyosporda.Burda cok mutluyum.Bunun yanında seslendirmeler yapıyorum başka programlar yapıyorum Televizyonlarda. ama radyo çok başka benim için.

Radyoda maç anlattınız mı ? Radyoda maç anlatmakla Tv’de maç anlatmak arasında farklar var mıdır?

Bu farklılık aslında şöyle.İki açıdan bakmanız lazım tv de büyük bir kesime hitap ediyorsunuz radyoda maç anlatırken daha düşük kesime hitap ediyorsunuz.Birkere olayın büyüklüğü açısından fark var.Tvde yaptığınız en küçük bir hata hemen sosyal medyada oluyor.Fakat radyoda biraz daha samimisin.Dinleyicileriniz de biraz daha samimi.Tolere edilebilir durumlar var.Sizi dinleyenler seyretmiyor maçı.Yaptıgınız hatayı hemen farketmeyebilirler.Yada yaptığınız bir hatayı hemen tölere etme şansınız var radyo anlatırken.Dinleyicinizin kalbine dokunuyorsunuz çünkü o maçı seyretmiyor.Sizin gözünüzden siz o filmin bir anlamda yönetmenisiniz.Siz o görüntüleri ulaştırıyorsunuz dinleyiciye.O nedenle bir maç anlatıcısı olarak ben radyoda maç anlatmayı daha çok severim çünkü daha çok ben olurum radyoda.Çünkü orda görünmeyen birşeyi sizin gözünüzle sizin düşüncenizle aktarıyorsunuz dinleyiciye.O nedenle radyo anlatımı benim için daha zevklidir.Ama popülerlik anlamında sorarsanız tabiki televizyon da anlatmak başka onun stresi daha fazladır.

Müzik Onair hakkında ne düşünüyorsunuz?

Biraz önce dediğim gibi blogları takip ediyorum.Müzikle ilgili radyo ile ilgili…Uzun zamandır takip ettiğim bir site.Bakıyorum acaba diyorum radyomuzla ilgili bir şey söylenmiş mi programcılarla ilgili bir şey söylenmiş mi yada sizin adını saklayan bir yorumcunuz var bu ay en çok şunlar dinlendi,en çok şunlar dinlendinin ötesinde şunlar dinlenmedi kendine dikkat etmesi lazım gibi ifadeler var radyo haberleri var müzik haberleri var.Bunlar benim için gereksinimdir.Albümlerin çıktığını,hangi sanatçıların röportajlar verdiğini merak ediyorum o röportajlarda altı çizilecek cümleler var mı merak edıyorum bu anlamda sizin siteniz benim vazgeçemeyeceklerimden birtanesi :) Aynı zamanda birde ekstra radyo haberleri var.Fakat spor radyolarına biraz eğilsinler Biz spor radyocuları olarak eleştirilmeyi hakkediyoruz diye düşünüyorum.Bizden de bahsetsinler :) Bizim de bahsedilmeye ihtiyacımız var. Biz radyocularınız çünkü en büyük biraz da yaptıklarımızın değerlendiriliyor olması. Bizi de değerlendirir misiniz lütfen :)

Röportaj : Kübra Korkmaz | MüzikOnair

Exit mobile version